beste5.org
Bu site Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’na (UNDP) ait. UNDP, kadınla erkeğin eşit olduğuna inanıyor ve bunu kalkınmada on yedi “küresel hedef” arasında en üst sıralara koyuyor. Bu sitede UNDP Türkiye, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” temalı kalkınma hedefine dikkat çekmek amacıyla Türkiye’nin beş farklı noktasından beş güçlü kadının hikâyesini yansıtmış. Bakalım neyi başarmış bu beş “güçlü” kadın…
Sevda
“Sevda 22 yaşında, üniversiteden sadece birkaç yıl önce mezun oldu. İlk iş deneyimi olarak kendine alışılmışın dışında bir meslek seçti. Birçok yaşıtı kadın büyük şehirlerde çalışmayı seçerken o Türkiye’nin en doğu ucu olan Iğdır’da, İran sınırında mayın temizleme alanında çalışıyor. Sevda Türkiye’nin genç ve güçlü kadınlarının neler yapabileceğinin ve toplumsal cinsiyet yargılarının nasıl yıkılacağının en güzel örneklerden biri.”
“Aynı işi erkek yapabilir algısı vardı. Ama biz iki yıl içinde bu algıyı çürüttük.”
Aferin Sevda. Peki, mayınları da kadınlar mı temizliyor? Sevda, mayın temizlerken kolu, bacağı kopacak, acil servislik olacak erkeklere ilk yardım uygulamak üzere sahada bekliyor. Erkekler zor ve tehlikeli işleri yapıyor, Sevda kolay, tehlikesiz ve konforlu işi yapıyor. Sevda’nın yaptığı işi basitçe “ilkyardım” olarak sunmak yerine “mayın” sözcüğünü kullanarak bize zor koşullarda çalışan kadın tiyatrosu oynatıyorlar. Oysa orada zor koşullarda çalışan yalnızca erkekler.
Rahşan
“Rahşan Civcir, Konya Beyşehir gölü Çiftlik köyünde balıkçılık yapan birkaç kadından biri. Başlarda bir kadın olarak balıkçılık yapması yadırgansa da, Rahşan 20 yıldır çalışmaya devam ediyor. Kadınların çalışmasının, kendi ayaklarının üstünde durmasının önemini vurgulayan Rahşan, kadının ekonomik güçlenmesine dair ilham verici hikayelerden.”
Aferin Rahşan. Köylü erkekler senin balıkçılık yapmanı engellediler mi? Hayır. Kınadılar mı? Hayır. Yalnızca ilk başta şaşırdılar, hepsi bu. Nedir kadın olarak yaşadığın zorluk? Hiç. Bütün yıl çarşaf gibi dümdüz olan, fırtınasız, kasırgasız, düşsen boğulmayacağın Beyşehir gölüne ağ atıyorsun. Peki, açık deniz balıkçısı olan kaç kadın biliyorsun? Deniz balıkçılığı erkeklerin işidir çünkü deniz balıkçılığı, özellikle de okyanus balıkçılığı dünyanın en zor, en yıpratıcı ve tehlikeli işlerindendir. Yalnızca ABD’de yılda 48 erkek balıkçı ölüyor (https://www.cnnturk.com/2006/ekonomi/dunya/08/17/abdde.en.olumcul.meslek.balikcilik/218658.0/index.html Arşiv: http://archive.is/2BuUm). Dünyada yılda 24000 erkek balıkçının öldüğü tahmin ediliyor (http://www.fao.org/docrep/003/x9656e/X9656E.htm Arşiv: http://archive.is/HMuy). Kadınlar açık deniz balıkçılığı yapmak istemezler, isteseler de ya-pa-maz-lar.
Zeina
“Bugün Türkiye’de yaşayan 3,5 milyon Suriyelinin yüzde 40’ı kadın ve bu kadınlar, yaşamlarını yeniden inşa etmek için büyük çaba gösteriyor. 20 yaşındaki Zeina Mahli de onlardan biri. Gaziantep’te yaşayan Zeina, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından Suriyeliler ve ev sahibi topluluklara sunulan mesleki eğitimlere katıldı. Hem UNDP’nin desteklediği bir diğer yerel kurum olan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Mesleki Eğitim Merkezi’nde Arapça-Türkçe tercümanı olarak çalışan hem de eğitimine devam eden Zeina, kadınların her şeyi başaracak güçte olduğunu söylüyor. Zeina’nın hikayesi eğitim ve ekonomik hayata katılımın kadının güçlenmesindeki rolünü ortaya koyan, ilham verici hikayelerden.”
Aferin Zeina. Ülkende kalıp savaştın mı? Hayır. Şu anda ülkeni savunanlar kimler? Erkek askerler. Ülkendeki savaşta en çok kimler öldü? Erkekler. Türkiye’ye gelirken, kalacak yer ararken, belediyenin meslek kursuna giderken seni kim korudu, kolladı? Erkek kardeşlerin. Kimin parasını harcadın? Erkek kardeşlerinin, babanın kazandığı parayı. Ama videoda (youtu.be/YEmu9NSthx8) utanmadan kadın olduğun için zorluk yaşadığını iddia ediyorsun. Kadın olduğun için hangi zorlukları yaşadın? Hiç bir zorluk yaşamadın, yalan söylüyorsun. Zaten doğru söyleseydin sayardın, şunları, şunları yaşadım diye. Bu ülke hiç bir zorunluluğu olmamasına rağmen seni yurttaş yaptı, barınak verdi, karnını doyurdu. Belediye sana kadın olduğun için öncelik tanıyarak ücretsiz meslek edindirme kursuna kabul etti. Bu ülkenin üniversiteleri sana kapılarını açtı. Çevirmen olarak işe alındın. Kadın olduğun için kayırıldın, mülteci olduğun için kayırıldın. Ve hala zorluklardan söz ediyor, fazlasını istiyorsun. Seni böyle şükürsüz, küstah ve nankör yapan şey feminizmdir Zeina.
Münteha
“Münteha Helvacıkara’nın hikayesi kadının güçlenmesine dair ilham verici bir hikaye. 20 yıl önce evlenip Suriye’den Gaziantep’e gelen Münteha’nın yolu, yakın zamanda Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) desteğiyle sunulan mesleki eğitim kurslarıyla kesişmiş. Münteha, 1,5 yıldır Suriyelilerin ve yerel halkın istihdam olanaklarına erişimini arttırmak üzere açılan cam atölyesinde çalışıyor. Çalışmak kadının hayatını değiştirir, her konuda özgürleştirir diyen Münteha’nın hikayesi, ailesindeki diğer kadınlara da ilham vermiş. Kendisinden sonra kız kardeşlerinin de çalıştığını anlatan Münteha, kadının ekonomik güçlenmesinin sosyal güçlenmeye dönüştüğünü de ortaya koyuyor.”
Aferin Münteha. Ama ne sen, ne de UNDP, bize bu meslek kurslarına kayıtta kadınlara kayırmacılık yapıldığını söylemiyorsunuz. Ne Münteha, ne de UNDP kadınlara neden cam işçiliğinin uygun görüldüğünü, neden örneğin inşaat işçiliği, elektrik teknisyenliği, tornacılık, marangozluk, kaynakçılık, tesisatçılık kursları verilmediğinden söz etmiyor. Allah Allah, acaba kadınlar bu işleri yapamıyorlar mı?
Ebru
“Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı olan Ebru Sakar, Şanlıurfa’da zeytin yetiştiriciliğinin ve kırsalda kadının güçlenmesinin öncülerinden biri. Yerel zeytin türlerinin bölgede yetiştirilmesi için 10 yılı aşkın süredir mücadele veren Ebru, GAP idaresi ve UNDP’nin işbirliği ile bölgede kurulan salamura zeytin tesisi ile kadın istihdamının artmasına katkıda bulunuyor. Öğrencilik yıllarından beri hayalini kurduğu şeyi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşayan Ebru, kadının ekonomik güçlenmesinde işbirliğinin önemini de ortaya koyuyor.”
Aferin Ebru. Ebru videoda şöyle diyor: “İlk geldiğimde… bi kadın gelmiş, bişeyler yapmaya çalışıyor dediler. Çiftçi sana güvenmiyordu.” Peki Ebru, çiftçinin sana güvenmemesinin nedeni senin kadın olman mı, üniversite hocası olman mı? Köylünün akademisyenlere, okumuş şehirlilere bakışını bilmeyen cahiller zaten hazır, bunu hemen Ebru’nun kadın olmasına yoracak. Ama bu bir yalan çünkü güvenmeme nedenleri Ebru’nun hoca olması. Ebru videoda açıkça kadınları kayırdıklarını söylüyor. Erkek köylüler iş aramaya devam ededursunlar. İş bulamadıkları için kız da verilmesin onlara, beter olsunlar. Feminizm budur çünkü, erkeğin mutsuzluğu pahasına kadını göstere göstere kayırmak, erkekle kadını birbirine önce rakip, sonra düşman etmek. Sonra BM bu cinsiyet ayrımcılığını bize “ilham verici hikaye” diye sunar. Feministlere göre kadının güçlenmesi erkeğin zayıflaması pahasına olmalıdır. İşbirliği yoktur, rekabet ve çatışma vardır. Adalet yoktur, ikiyüzlü bir “eşitlik” vardır. “Kadınlar güçtür” diyor Ebru. Önce ayrımcılık yap, kayır, sonra da kayırdığın kişiye ne kadar güçlü olduğunu söyleyerek onu öv. Torpille işe aldığın kişiye “aferin, bileğinin hakkıyla buralara geldin” demek… Ebru’nun örnek gösterilecek tarafı yürüttüğü tarımsal kalkınma projesi değil, çünkü ülkede bunu yapan tek kişi kendisi değil. Bize Ebru’nun yaptığı kayırmacılığı, yani cinsiyet ayrımcılığını örnek gösteriyorlar!
Bu kadınlara verilen unvanlar, yapılan övgüler, yürüteçle yürümeye çalışan bir bebeye söylenen aferinlere benzer. Kadını asıl aşağılayanlar, işte bu beş kadına bebe muamelesi yaparak onları öven feministlerdir. Bu ülkede gerçek zorluk yaşayan onca kadın dururken çoğu kayırılmış bu sıradan kadınların öne çıkarılıp “ilham” örneği olarak gösterilmesi, bütün kadınlara hakarettir.
Oysa kadın olmaktan memnun olan bir kadının aşağılanacak bir yanı yoktur. Doğadaki rolü ve toplumdaki göreviyle barışık olmak saygıyı hak eder. Sağlıklı bir toplumda kadının erkek işlerini yapamıyor olması aşağılanma nedeni değildir. Erkek doğmadığı için kendine ve Tanrı’ya küsmüş, feminizmin hipnozuna girmiş kadınlar bir yandan gerçekçi olmayan beklentilere girip olamayacağı bir şeyi olmaya çalışmakta, bir yandan da erkekler tarafından haksız yere kayırılmak için kendini acındırmaya çalışmaktadır. Şımarık ve ağlak bir çocuk da istediğini elde edebilir ama kesinlikle saygıdeğer değildir; acınasıdır.
Bu beş kadının öyküsünde gözden kaçacak olan ortak özellik, kendilerine destek olan erkeklerden hiç söz edilmemesidir.
– Sevda’nın ilkyardımcı takım arkadaşı erkek ama ondan hiç söz edilmiyor. Sağlık Bakanlığı’na sorun; ilkyardım takımlarında en az bir kişinin erkek olması kuralının nedeni nedir diye. Yanıt belli, kadının YAPAMADIĞI şeyleri başarmak için. Hastaları kaldırıp taşıyabilmek gibi.
– Rahşan kocasından hiç söz etmiyor. Rahşan videoda sık sık “biz” diyor. Belli ki bu işi kocasıyla birlikte yapıyor. Ama BM bize “Rahşan balıkçılık yapıyor” diyor. Kocasından söz ettiği bölümleri montajda atmışlar, belli.
– Zeina’yı omuzlarında taşıyan ailesindeki erkeklerden hiç söz edilmiyor. Sanki herşeyi kendi başarmış gibi gösteriliyor. Suriye’den tek başına kaçmış, tek başına kalacak yer bulmuş, tek başına iş bulmuş… Ailesinin erkekleri perde arkasında bizden gizleniyor.
– Münteha’nın bir kocası var. Türkiye’de yerleşmesini sağladığı, çocuklarına baktığı için kocasına teşekkür etmiyor. Para kazanmaya başladıktan sonra kararlarda ona katılmayı başarı olarak görüyor. Oysa ekonomik kararlarda eşlerin eve getirdikleri para ölçüsünde baskın olması normaldir. Ve Türkiye’de buna bir direnç de yoktur. Arap kültüründen gelen bir kadının çalışmayı büyük başarı olarak görmesini Türklere örnek göstermeye kalkıyorlar.
– Ebru açıkça bu ülkenin yasalarını, Anayasa’yı ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni çiğniyor. Çalıştığı Harran Üniversitesi’nin Organik Tarım Forumu’nun verdiği ödüllerde kadınların nasıl kayırıldığı şuradaki listeden belli: http://www.tr.undp.org/content/turkey/en/home/presscenter/articles/2018/02/tuerkiye_de-organik-tarmn-yol-haritas-anlurfa-deklarasyonunda.html Her daldan bir erkek, bir kadına ödül vermişler. Bunun rastlantı olduğunu düşünecek değiliz. Ülkemizdeki kadın çiftçi sayısının azlığı göz önüne alındığında, ya ödülü hak etmeyen kadına, ya da karı-koca çalıştıkları halde kadına ödül vermeyi seçtikleri çok bellidir.
UNDP’nin ülkemizde dişe dokunur yarar sağlayan bir işi yoktur. BM, destek programlarında erkeklere ayrımcılık uygulayarak, feminist isveç hükümetinden memurlar seçerek, #heforshe gibi cinsiyet ayrımcısı kampanyalar yaratarak açıkça feminizmi uluslara aşılıyor. BM, kendi elemanlarını işe alırken de kadınları kayıran bir kurumdur. Bu konudaki örnekleri sonraki yazılarımızda göstereceğiz. Şirketleri de kadınları kayırmaları için teşvik ediyor (bkz: http://www.tr.undp.org/content/turkey/en/home/projects/turkey_s-engineer-girls.html -kadın mühendis istihdamı Arşiv: http://archive.is/t1qgK) BM, politikacılar da dahil olmak üzere çoğu kişinin sandığı gibi nötr ve ideolojilere, dinlere eşit uzaklıkta bir kurum değildir. İdeolojik ve politik bir gündemi vardır. BM’nin feminist gündemi, uluslararası profesyonel fitneci olan George Soros’un vakıfları tarafından desteklenmektedir: https://www.opendemocracy.net/5050/lyric-thompson/towards-feminist-united-nations-six-point-agenda-for-new-sg Arşiv: http://archive.is/YR3Jz
Feminizm bir nefret ideolojisidir. Örneğimizde bir kez daha görüldüğü gibi feminizm cinsiyet ayrımcılığının, cinsiyetçiliğin ta kendisidir. İşine gelmediğinde erkekleri yok sayar, erkeklerin kadınlara bahşettiklerini güçlü kadınların başarısı olarak sunar.
Nur
Sevdaya yazık olmuş. Yaptığı iş zaten çok değerli bir iş ve hayat kurtarıyor. Ama yaptığı şeyi değil yapmadığı şeyi öne çıkararak kızın emeği de yoksayılmış. Övmüşler mi gömmüşler belli değil.
Zeinanın kısmını okurken de kafam karıştı. Neden övdüklerini anlamadım. Türkçeyi öğrenebildiği için mi? Ufacık çocuklar öğrenip ailelerine çevirmenlik yapıyor. Sınırı geçebildiği için mi? Bi insanı kayda değer hiçbir şey yapmadığı için övmek…
auriel
yazılarınız her zaman ki gibi akıl dolu ve muhteşem elinizin bileğinizin sözlerinizin düşüncelerinizin saatlerinizin emeğinizin hakkını ödeyemeyiz
gvdsxg
feministler babalar gününü kutluyor.bana bi gülme geldi :)))))