1) Erkek, kadın için asker olur, savaşır, tehlikeli işlerde çalışır ve ölür. Ölür!!! Bir insan, canından daha büyük ne verebilir? Ama feminist buna nefretle sevinir. Erkeğin daha çok ölmesini ister. “Tehlikeli işlerde kadın da çalışsın” demez. “Eşitiz, kadınlar da askerlik yapsınlar, kadınlar da savaşta ölsünler” demez.
2) Erkek, kadının canını, malını, onurunu korumak için dayak yer. Feminist buna sevinir. Erkeğin daha çok dayak yemesini ister. Erkeği erkeğe dövdürmeye çalışır. Erkeği kadına dövdürmeye çalışır. Erkek dayak yerse erkeğin beceriksizliği, yetersizliğidir. Kadın dayak yerse kadının ezeli mağdurluğu, masumluğudur. Erkek dayak yerse feministe göre “geleneksel cinsiyet rollerinin” gereğidir, erkek bunu hak etmiştir. Kadın dayak yerse geleneksel cinsiyet rollerinin gereğidir ve bu roller derhal değişmelidir.
3) Erkek, kadını geçindirir. Feminist bir yandan bu geleneksel rolü dibine kadar sömürmeye devam eder, bir yandan da erkek ev işini yarı yarıya paylaşsın ister. Nimet eşit paylaşılsın, hesabı yalnızca erkek ödesin ister. Ağır işçiler, ırgatlar, işsizler yalnızca erkek olsun, yöneticiler kadın olsun ister. “Erkeğin işsiz kalması kendi suçudur” der. Evde oturmak “dünyanın en ağır işi” olduğu için işsiz kadına aylık bağlansın ister.
4) Erkekler doğar doğmaz ezilmeye başlarlar. “Sünnet” adı altında geri dönüşü olmayacak biçimde sakatlanırlar. Yetişkinliklerinde cinsel sorunlarının faturası yine kendilerine kesilecektir. Feminist bunu sorun etmez ama dünyanın ücra köşelerindeki kadın sünnetini kadının mağdurluğu hesabına yazar. Oğlanların hareketli, sporcu, kaşif ruhları “hiperaktivite”, “ADHD” gibi uyduruk teşhislerle hastalık sayılır, baskılanır. Azarla, ilaçla ruhları ezilmeye, sindirilmeye çalışılır. Sokağa, bahçeye çıkamayan, apartmanda gürültü edemeyen oğlanlar birer kız çocuğuna dönüşmeye zorlanırlar. Erkek çırak ustasından dayak yer, kız çırağa dokunulmaz. Erkek öğrenci ilkokul öğretmeninden dayak yer, kız öğrenciye dokunulmaz. Yetişkinliğinde ev geçindirmesi beklenen genç erkeğe burs yoktur, puan avantajı yoktur, öğrenci yurdu yoktur. Bursun da, puanın da, yurdun da bolluğu kız öğrenciyedir. Feminist için bunların hiçbiri sorun değildir. Feminist zaten oğlanlar sakat büyüsünler, eğitimsiz kalsınlar ve vasıfsız işleri üstlensinler ister; yöneticilik kadına kalmalıdır. Bunların herhangi birinin düzeltilmesi girişimi feminist için “kadın düşmanlığıdır”, engel olunmalıdır.
5) İş yaşamında da erkekler ezilir. Fakülteden mezun olan erkek, kadın yaşıtlarıyla rekabet edemez. En rekabetçi yaşında askere alınarak veya askerlik bahanesiyle işe alınmayarak kadın mezunların gerisine düşürülür. Ortalama ömrü daha kısa olmasına karşın emeklilik yasaları erkeği daha uzun süre çalıştırır. Feminist toplum, iş bunu gerektirmemesine rağmen bir işverenin “kadın eleman” aramasını olağan karşılar. Hele bir işveren yalnızca erkekleri işe almaya görsün, “kadın düşmanı” diye etiketlenir, mahkemeye verilir. Kadına klimalı, kaloriferli ofisler, erkeğe sokak düşer. Aynı aylıkla çalışan erkek işçiler ağır ve tehlikeli işleri, kadın işçiler hafif ve güvenli işleri yapar. İşyerinde bir kadının bir erkeğe taciz iftirası atması erkeğin suçlu sayılmasına yeter. Bir erkek çalışan, kendisine tacizde bulunan kadını şikayet ederse kendisi tacizci durumuna düşer. Feministe göre bu durum ne kadar daha kötüleşirse, kadın ne kadar daha arsızca kayırılırsa “eşitlik” o kadar sağlanır.
6) Erkek, tecavüz iftirasına uğrar. Masumiyetini mahkemede kanıtlasa kendisine atılan iftiranın zararını gidermesine izin vermezler, tazmin ettirmezler. Feminist buna sevinir. Feministin düşü, bütün erkeklerin ömür boyu tecavüz-taciz iftirası ve tehdidiyle tir tir titremesi, kadına daha da köle olmasıdır. Kadın ise gerçekten tecavüz ettiğinde dava konusu olması şöyle dursun, tecavüzün kurbanı erkek alay konusu edilir. Yasalar tecavüz ve ırza geçme suçunu yalnızca “erkeğin kadına uyguladığı” olarak tanımlar. Hem geleneksel töreden, hem de devlet yasasından yalnızca kadının işine gelen ilkeler yan yana getirilip uygulanır. Bir yandan da yurttaşlara eşit davranan hukuk devleti olma iddiasında bulunulur. Feminist toplum, bir erkek masumluğunu kanıtlayana kadar onu suçlu sayar. Bir kadını suçluluğu kanıtlanana kadar masum sayar. “Kadının beyanı esastır.” Erkeğin beyanı şakadır. Feminist, bütün gücüyle adalete direnir.
7) Evlilikte, boşanmada ve çocuk büyütmede hep erkekler ezilir. Sözde mal paylaşımını benimseyen medeni yasa, düğün altınlarını kadına verir. İşsiz kadın, “evi geçindiremediği” gerekçesiyle erkeği mahkemeye verebilir. Boşanan erkeğin elinden çocukları görme hakkı da alınır. Feminizmin ağır hipnozu altındaki yargıçlar erkeğin gözünün yaşına bakmazlar. Kadına ömür boyu nafaka ödemeye mahkum ederler. Kadın ise duruşmada ağlama talimleri yapar. Dünyanın her yerinde analar babalardan daha dayakçıyken feministler, annelerin daha bağışlayıcı olduğuna herkesi inandırmışlardır. Feminizm, anneler gününü ulusal ve dinsel bir bayram yapmışken babaların payına kahır düşer.
8) Bir erkek bir kadına el kaldırdığında sokaktaki insan kadını kurtarır. Polis kadını korur, savcı kadını korur, yargıç kadını korur. Bir kadın bir erkeğe el kaldırdığında sokaktaki insan erkeği kurtarmaz. Polis kadını korur, savcı kadını korur, yargıç kadını korur. Sokaktaki insan erkekle alay eder, polis erkekle alay eder. Terbiyesizlik eden bir kadına bir erkek ancak sözlü olarak haddini bildirebilir. Terbiyesizlik eden bir erkeğe kadın tekme tokat girişebilir ve onay alır. Feminist bu durumdan memnundur ve düzeltme girişimlerine bütün gücüyle karşı gelir.
9) Erkek gündelik yaşantının her alanında ayrımcılığa uğrar, aşağılanır. Ev sahipleri bekar erkeğe ev vermezler… Lokantaların aile salonuna erkekler alınmazlar… Barlara kadınsız erkekler alınmazlar… Otobüste, trende bir kadının bağırışı ve işareti, erkeğin tacizci damgası yemesine, soluğu karakolda veya acil serviste almasına yeter. Küçük jestler ancak kadınlara yapılır. Sınırları zorlayan ricalar ancak bir kadından gelince kabul görür. Feminist bu durumdan memnundur ve düzeltme girişimlerine bütün gücüyle karşı gelir.
10) Kadınların kendi aralarında cinsellikten mahremiyet tanımadan konuşmaları ve müstehcenlikte porno düzeyinde olan dergileri okumaları yadırganmazken, erkek bunun onda birini yaptığında cinsellikten başka bir şey düşünmeyen bir hayvan sayılır, hakarete uğrar. Erkeklere yönelik yayınlar, cinsel çekiciliklerini konu etti diye kadınları eşya yerine koymakla sürgit suçlanırken, kadınlara yönelik yayınlarda erkeğe yönelik sınırsız aşağılama görmezden gelinir. “Erkekleri parmağında oynatma yolları”, “onu süründürün” misali yayınlar ülkenin yasasına göre suç sayılması gerekirken, feminizmin ağır hipnozu altındaki yurttaşlar ve savcılar kıllarını kıpırdatmazlar.
11) Basında kadınların geneline yönelik en küçük bir eleştiri, öbür yazarlar, STÖ’ler, üniversiteler ve politikacılarca kınanırken, erkeğe yönelik aleni aşağılama görmezden gelinir, eğlence konusu yapılır. Basın, erkeği cinsel nesne yerine koyduğunda gülümsenir ve hoş görülür. Televizyonda erkeğe sarkıntılık eden bir sunucu, erkeğe vuran bir kadın dizi karakteri hoş bir kahkaha malzemesi sayılır. Basın organı bunun tersini yaparsa izleyicinin, düzenleyici kurulun ve mahkemenin sıra dayağından geçer. Basın, kadına geleneksel rolleri yakıştırdığında barbarlık, geri kafalılık sayılır. Feminist bunu düzeltmek şöyle dursun, bu durumu yaratanın ta kendisidir.
12) Karısının alicengiz oyunlarıyla tuzağa düşürdüğü, fareyle oynar gibi oynadığı, onurunu kırdığı erkek ona aynı düzeyde, aynı düzlemde karşılık veremeyince kaba kuvvete başvurur. Kimse kadının ne yapıp da erkeği bu kadar kızdırdığını sormaz. Erkek, yargısız infaz edilir. Dayak yiyen kadına ücretsiz barınma, ücretsiz avukatlık sunulur. Kadın sinsi akıl oyunlarına başvurmayıp da erkeğe doğrudan kaba kuvvet uyguladığında yine erkek yargısız infaz edilir. Ne gidecek yer, ne de adli yardım sunulur. Hem kadınlar, hem erkekler, hem de feministler onun için “Kadından dayak yiyor” derler, onurunu bir kez daha kırarlar. Kadına ise dokunmazlar.
13) Bütün bu haksızlıkların karşısında duran, adalet arayan, doğruları söyleyen kişi “kadın düşmanı” olarak aforoz edilir. Gerçeğe ve adalete düşman olan, erkeklere zulmetmenin yolunu arayan, yüzde yüz yalan söyleyen, nefret kusan feminist ise gülümsemelerle, hoşgörüyle karşılanır.
14) Bütün bu haksızlıkların karşısında hem feminizme teslim olmuş hemcinsleri, hem de feminizme teslim olmuş kadınlar tarafından yalnız bırakılan erkek kendini köşeye sıkıştırılmış hisseder, umudunu ve yaşama sevincini yitirir. Hemcinsleri de hipnoz altında olduğu için kendine bunu edenin feminizm olduğunu anlayamaz. Düşen kadın kaldırılır; düşen erkek bir kez daha tekmelenir. Kendi canına kıyanların ezici çoğunluğunun erkek olması, feministin gizli sevincidir.
Fatih
11. maddenin canlı örnekleri komedi programları adı altında sürekli olarak tekrarlanıyor. Rast mı gelmiştir bilinmez, bu programlardan birinin bir bölümünde erkek yaptığı bir şeyden ötürü kadından dayak yiyor, fakat bu dayak yeme sahnesi tam olmadı, yeterince ciddi olmadı diye 3-4 defa tekrar yapılıyor. Acaba orada erkek kadına komedi programı gereği vursa ne olurdu? Dahası, bu bölümde erkek tamamen cinsellik odaklı düşünen, her şeye belinin aşağısı ile karar veren biri gibi gösteriliyor. Kadının beyni ise “muasır medeniyetlere erişmiş beyin” olarak adlandırılıyor. Kadının tüm insanlık tarihi boyunca aşağılanıp baskılandığına inandırılan bilisiz oyuncular, kadınlara tüm insanlık tarihi boyunca ödenmemiş haklarını (!) ödeme yarışına girip, kadın övücülüğü yapmadan iki dakika duramıyorlar.