Genel

Feminizm Her Yerde

Liberalleri ve feministleri dinlesek Türk toplumunun hala geleneksel, tutucu, dindar olduğu martavalını anlatırlar. “Türk toplumunun %99’u feministtir” diyeceğimiz günler kapıdadır. Hızla bu noktaya, erkeklerin ikinci sınıf aşağılık yaratıklar olduğunun kabul edildiği, erkeklerin de bunu kabullendiği noktaya doğru ilerliyoruz. Çünkü baktığımız her yerde, işittiğimiz her seste örtülü feminist aşılama bulunuyor. Hiç beklemediğimiz yerlerde ideolojik mesajlar gizlenmiş oluyor. Bunlara bir kaç örnek vereceğiz.

Yukarıda 2018 ve 2019 yıllarından üç reklam görüyorsunuz. Sırasıyla bir üniversite reklamı, bir kozmetik mağazasının indirim reklamı ve bir giyim markasının reklamı. Her üç reklam da güçlü feminist aşılama içeriyor.

Üniversite reklamında arka planda bir petrol kuyusu gördüğümüze göre önde duran baretli kadın bir petrol mühendisi olmalı, değil mi? Yani “kadınlar petrol mühendisi olsunlar” deniyor. Ama petrolü çıkaran işçiler yine erkek olsun! Çünkü çok pis, yıpratıcı ve tehlikeli bir iş. Bir fikir edinmek istiyorsanız petrol işçisi veya “oil worker” diye aratın bakalım nasıl görseller buluyorsunuz…  Patron kadın olsun, büro çalışanı kadın olsun ama canını ve sağlığını tehlikeye atıp daha az kazanan yine erkek olsun. Feminizm budur.

Watsons reklamındaki mankenin giydiği şorta bakın. Fotoğraf arkadan çekilse kadının kıçının yarısı açıkta. Yani deniyor ki “böyle giyinin, bu artık normal, kimse ne giydiğinize karışamaz, karışanlar kadın düşmanıdır, cinsel tacizcidir.” Feminizm budur.

Waikiki reklamında kız çocuklarına sattıkları tişörtün üstünde İngilizce “Girls Rule” yazıyor. Yani Türkçesiyle “Kızlar Kraldır”. Kime kral? Elbete oğlanlara, erkeklere. Feminizmi, yani doğru tanımıyla erkek düşmanlığını saptamak için en kolay ve her zaman geçerli yöntemimizi hatırlayalım: Cinsiyetlerin yerini değiştiriverin. Bilinen bir giyim zincirinin “Boys Rule” yani “Oğlanlar Kraldır” yazan bir tişört hazırladığını düşünün. Haberi yapılmaz mıydı? “Waikiki’nin bu tişörtü kafaları karıştırdı…” “Kadının Bilmemnesi derneği Waikiki’yi boykot çağrısı yaptı”… “Anneler soruyorlar, çocuklarımıza bunları nasıl giydirelim?”… Waikiki oğlan çocuklarına böyle bir tişört hazırlamayacak ama kız çocuklarına bunu giydirmemizi bekliyor. İşte feminizm budur.

Doğuş Üniversitesi’nin petrol mühendisi kadın yakıştırmasından sonra Üniversite Tercihleri sitesinin inşaat mühendisliği sayfalarını görüyoruz. Bölüm mezunlarını konuşturarak tercih yapacak öğrencilere bilgi verme iddiasında olan bir site. İki adet kadın inşaat mühendisi. Sitede beş inşaat mühendisi konuşuyor, ikisi kadın. Gerçek dünyada inşaat mühendislerinin ve öğrencilerin %97’si erkektir. Kadınlar kendi istekleriyle, kendi özgür iradeleriyle bu mesleği seçmiyorlar. Çünkü kadınlar kolay işler isterler. Bu bilinçli tercihi kadına uygulanan ayrımcılık gibi göstermeye çalışmak ancak feministlerin şeytanlığıdır. Üniversite Tercihleri sitesinin kız öğrencilere inşaat mühendisliğini seçtirmeye çalışıyor gibi bir hali var.

Yukarıdaki görsel Turkcell şirketinin erkeklere uyguladığı ayrımcılığı gösteriyor. Şirket kadınlara yazılımcılık eğitimi veriyor ve reklama göre iş bulmalarına yardım ediyor. Petrol ve inşaat mühendislerinin ezici çoğunluğunun, makine mühendislerinin %99’unun erkek olduğu gibi yazılımcıların da %99’u erkektir. Bu mesleklerde kadınların ezildikleri falan yok. Çok basit; kadınlar bu mesleklerle ilgilenmiyorlar. Ama feminizm size yalanlar söyler. Feminist şirketler de bu işkollarında var olmayan talebi işte böyle zorlayarak, ittirerek yaratmaya çalışırlar. Bu açıkça erkek yazılımcılara haksızlık etmektir ama yazılımcılar dahil kimse bu rezilliğin farkında değildir. Bu rezilliğe gördüğünüz gibi TOBB da dahil oluyor. Üyelerinin onda dokuzundan fazlası erkek olan TOBB, erkek düşmanı kampanyalar yapıyor.

Yukarıda Halkbank’ın 2019 yılında kullandığı bir internet reklamı var. Feminist aşılamayı görebiliyor musunuz? Meslek sahibi kişilerden örnekler veriliyor ve bunlardan biri asker. Kadın asker! Kadınlar en yapamayacakları, en yapmak istemedikleri meslek, varlıkları %1’in bile altında olan mesleğin örneği olarak kadın fotoğrafı kullanıyor! Bakın doktor var, yemek hazırladığı belli olan bir işçi var, özel iş kıyafeti olmayan iki örnek var. Reklamcı bunlardan birini kadın yapmak yerine askeri pilotu kadın yapmayı seçiyor! Banka yönetimi de bu reklamı onaylıyor!

Koç Holding’in sabıkası kabarık, sık sık yazıyoruz. Yukarıdaki reklam bir suç itirafıdır. İpragaz şirketi telefon uygulamasını kuran kadınlara tüpleri indirimli veriyor. Aynı tüpü, uygulamayı telefonunuza kursanız bile size zamlı fiyattan veriyor. Çünkü siz erkeksiniz! “Aile” sözcüğünü kullanması yalnızca sözcüğün sıcak, sevimli anlam yükünü kullanarak zihni bulandırmak amaçlıdır.

Türkiye kadını erkeğiyle, genci ve yaşlısıyla erkek düşmanı olmuştur. Yalnızca holdingler değil, küçük işletmeler de buna dahildir. İstanbul’da küçük bir lokanta kadın müşterilerine indirim yapıyor. Yasalara aykırıdır. Ancak belediyeler de feminist oldukları için bu müşteri ayrımcılığına izin verirler. Hoş, belediyeler bu ülkede başından beri feminist olmasalardı “damsız girilmez” rezilliğini etmiş, seksen yıldır yaşar mıydık? Bu lokantanın erkek müşterileri ikinci sınıf aşağılık insanlar olmayı çoktan kabullenmişlerdir. Afiyet olsun.

Belediye demişken, yukarıdaki görüntü Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin seçim öncesi anasayfasıdır. Bakın “şiddet”i nasıl tanımlıyor belediye. “Eğer erkekseniz şiddet görüyor olamazsınız. Şiddet yalnızca kadına uygulanırsa şiddettir ve biz size yalnızca kadın olursanız yardım ediyoruz. Erkekseniz ne haliniz varsa görün.” Bu eski yönetimdi. Seçim sonrası değişen yönetimde ana sayfanın haline de bakalım:

Daha da beter! Şiddet gören erkeklere hala bir destek yok. Bu kez kadına yapılan haksız kayırmacılıklar “Kadın Çalışmaları” adında kendi sayfasına sahip olmuş. Bir de sarıyla boyamışlar. Hemen altında akan haber başlıklarından biri toplu sünnet duyurusu. Evet, sağlıklı doğan oğullarımızı sevinerek, bayram ederek sakatlıyoruz. Feministlerin umurlarında değil. Kadın sünnetini önermeyi bir deneyin bakalım, tepkileri ne oluyor? Ankara Büyükşehir Belediyesi erkek düşmanlığının dozunu artırmış, gidiyor. AKP’si, CHP’si hiç farketmiyor. İkisi de erkek düşmanı.

Evet, AKP’lisi, “muhafazkarı”, “dindarı” da sapına kadar feminist artık. Yukarıda geleneksel İslam referanslı Gülistan dergisinin sitesinden bir sayfa görüyorsunuz. “Aile içi şiddet” diye başlık atıyor, sonra da yalnızca erkeğin kadına uyguladığı şiddeti konuşuyor. Verdiği örneklere bakın; “evin erkeğinin” kadına ve çocuklara vurmasından söz ediyor. Yazının devamı da aynı kanalda gidiyor. Seçtikleri fotoğraf da “saldırgan erkek, mağdur kadın” ezberini güçlendiriyor. Siz daha dindarların geleneksel değerlere bağlılığından, bağnazlığından söz ededurun. Hepsi feminist oldu.

Erkek düşmanlığında kararlı olan Shell şirketinin sitesinden bir sayfa. Gerçek bir Shell istasyonundna aktüel çekim izlenimi veren bir fotoğraf konmuş. direksiyonda kadın sürücü var. Türkiye’nin neresine, hangi istasyona giderseniz gidin erkek sürücüler en az dörtte üç, beşte dört gibi gibi bir çoğunlukta olacak. Ya fotoğrafçı düğmeye basmak için bir kadın sürücü gelsin diye bekliyor, ya da fotoğrafçının çektiği yüzlerce aktüel fotoğraf içinden kadın sürücülü olanı reklamcı seçiyor. Ve büyük olasılıkla şirket yönetimi böyle bir fotoğraf istiyor. Çünkü erkeklere patronun kim olduğunu öğretmeleri gerek.

Gaia internet dergisinin bir haberi. Haber feminist ideolojiyle ilgili değil dersiniz, öyle mi? Ne yazık ki ortalama gazete ve dergi okurlarının ezici çoğunluğu bu haberdeki feminist aşılamanın farkına varamayacak kadar etki altında. Kadın çocuğun tek başına sahibiymiş gibi yazılmış. Bu çocuğun bir babası var mı, neden birlikte değiller, çocuğun nasıl yaşayacağına anne nasıl tek başına karar verebiliyor? Bu soruları sorabilecek zekada olanlar artık azınlıkta. Hele şunu düşünebilecek olan kaç kişi var: Otuz bin dolarla dünya gezilmez. Babası, göremediği çocuğu için kadına nafaka ödüyor ve kadın büyük olasılıkla bu parayı dünyayı gezerek eziyor.

Yukarıdaki resim TRT’nin 2018 yılında açtığı “Çocuk Karakter Yarışması”nı kazanan gönderi. Yarışma sonuçlarıyla ilgili haber şurada: http://www.tasarimyarismalari.com/trt-cocuk-karakter-tasarim-yarismasi-2018-sonuclandi/

TRT’nin birinciliğe layık bulduğu bu “Bilge” karakteri erkek işini yapan bir kadın. Etek değil pantolon giymiş. Oğlan çocukları gibi omuz askısı kullanıyor. Belindeki takım kemerine bakın. Erkek işi olan, oğlanların ilgi duyduğu onarım ve mucitliğe meraklı olduğunu gösteriyor. Sol elinde tuttuğu Rubik kübü, erkekler gibi zeka oyunlarına meraklı olduğunu gösteriyor. Feminist tasarımcının Bilge’nin kısa saçlı sürümlerini denediğine, ama o zaman da oğlandan ayırt edilemediği için saçını uzatmak zorunda kaldığına eminim. Gerçek dünyada kadınlar ne mucitliğe, ne tamirata, ne de zeka oyunlarına meraklıdırlar. Ancak üçüncülüğe layık görülen “Mucit Noyan”a bir bakın:

Kızıl saçı dışında normal bir çocuk. Bilge gibi o da çok bilen, belinde takımla gezen bir çocuk. Ama feminist TRT yöneticilerine fazla normal, fazla klişe gelmiş olmalı ki aynısının dişi olanını yeğlemişler. Çocuğa örnek diye, izlence diye, öğretmen diye normal olmayan, gerçeğe aykırı karakterler tasarlamak feministler tarafından kasıtlı uygulanan bir aşılama-beyin yıkama yöntemidir. Ayrıca Bilge’nin bir kolunun sakat olduğuna dikkat edin. Fiziksel ve zihinsel sakatlıklar da liberalizm tarafından yüceltilen ama yüceltilmeyi hak etmeyen insan nitelikleridir. Bu anlamsız yüceltme, özellikle Batı’da ruhsal kusurları olan kişilerin bu kusurlarını abartmalarına, hatta kutlamalarına neden olur. Sağlıklı çocukların sakatlığın kötü bir şey olduğunu bilmeleri, sakatlara özenmemeleri gerekir.

Yukarıda Vakıfbank’ın 2018 masa takviminin yapraklarının arka yüzlerini görüyorsunuz. Aralık dışında her ay için bir fotoğraf. Bankanın verdiği örneklere dikkatle bakın. En üst yaprakta Vakıfbank Satranç Okulu’ndan bir öğrenci görüyoruz. Neden kız? Satranç oyuncularının yalnızca yüzde biri kadarı kadın iken neden kız? Üstten üçüncü sırada sığınmacı çocuklarından birini görüyoruz. “İnas, geleceğe güzel gözlerle bakabilsin” diye bankamız yardım ediyormuş. Erkek çocukların günahı kız çocuklarınki kadar güzel gözlere sahip olmamaları herhalde. İki voleybol fotoğrafı, ikisinde de yalnızca kızları görüyoruz. Kızlardan biri de zenci. Altyapıdaki tek zenciyi fotoğrafa sokmuşlar. Çünkü çokkültürcülük de feminizm gibi liberalizmin bir şubesidir. Ve en alt sırada mekatronik atölyesindeki kız öğrenciyi görüyouz. Mekanik de, elektronik de, satranç da erkek çocukların ağırlıkta olduğu, oğlanların meraklı olduğu alanlardır. Ama bize ısrarla kızları gösteriyorlar. Arada tek tük kızları çağırıp fotoğraflarını çekiyor, takvime koyuyorlar. Bu okullardaki, kurslardaki başarılı çocuk öğrencilerin yerine kendinizi bir koyun. “Aramızda bir kız var, takvime onu koydular…” “Ben burada neler yapıyorum, o sırf kız olduğu için fotoğrafı çekiliyor ve takvime çıkıyor…” Feminist toplumda erkeklerin başı daha küçükken eziliyor. Değersiz oldukları onlara daha çocukken öğretiliyor.

Yukarıda Türkiye’deki yüzlerce sağlık ocağında asılı bulunan bir afişi görüyorsunuz. Sağlık hizmetlilerine yönelen “şiddetle” ilgili bir afiş. Ocağa gelen hastalardan ne istiyor, “hizmetlilerimizi dövmeyin” mi diyor, belli değil. Bizi ilgilendiren şey mağdur sağlık çalışanı örneği olarak kadının seçilmiş olması. Doktorların çoğunluğu erkektir; erkek olabilirdi. Bir kadın ve bir erkek yan yana olabilirdi. Ama hayır, şiddet varsa mağdur ille kadındır, öyle değil mi? Üstüne üstlük afişteki mağdur sağlık çalışanı uzak doğulu bir kadın! Türkiye’de asılması için hazırlanan afişte uzak doğulu bir kadın! Çokkültürcülük aşılaması ve feminist aşılama bir arada.

Türkiye’de erkek doğduysanız vay halinize. Eğitimde, meslek edinmede hep kadınların kayırıldığını göreceksiniz. Başarılarınız kadın olmadığınız için görmezden gelinecek. Karınıza köle sayılacaksınız. Bekarsanız ve ev kiralamak isteseniz o bile sizden esirgenecek. Çünkü feminist toplumda bekar erkek insan değildir, hayvandan hallicedir. Girin bir ilan sitesine ve kendi gözünüzde görün.

Yukarıdaki, ÖSYM’nin 2018 ALES sınavında sorduğu sorulardan biri. Yoruma gerek var mı? Aşılama açık. Aşılamanın üzerindeki örtü, bunun bir köşe yazısı veya ders kitabı makalesi değil de “sınav sorusu” olarak gelmesi.

2014 yılından bir haber. Banka kasası müşterilerinin %80’i kadın çünkü bu ülkede nikah altınları kadının malı sayılıyor. Oğlunuz, yeğeniniz, ağabeyiniz evleniyor diye altın takıyorsunuz, gelin alıp götürüyor. Kadınla erkeğin “yasa önünde eşit” olduğu ülkenin yüksek mahkeme hakimleri de mal bölümüşü davalarında nikah altınlarını kadının malı sayıp bölüşüme konu etmiyor. Ne eşitlik ama!

Bu yöntemi uygulamayı alışkanlık haline getirin: Cinsiyetlerin yerini değiştiriverin! Haydi Havva’nın Laneti adında bir kitap yazın. Kitabın konusu kadınların olmadığı bir gelecek olsun. İçinde kadınların doğuştan gelen, evrimsel seçilimle oluşmuş arızalarına örnekler verin. “Kadınların dedikoduculuklarının, yalancılıklarının, sadakatsizliklerinin bir nedeni var mı?” diye sorun ve bunu kendinizce yanıtlamaya çalışın. Sonra dünyanın ve Türkiye’nin en büyük yayınevleri bunu bassınlar, kitapçı zincirleri de satsınlar. Olur mu? Mümkün mü dersiniz?

2 Comments

  1. birtakipçisoruyorki

    hocam bu zımbırtıların olmadığı avrupa / amerika ülkesi var mı?
    -bu varsa bile- daha da önemlisi “kadın beyanı esastır” saçmalığının olmadığı avrupa ülkesi var mı? abd’de var mı bu esaslık?

  2. auriel

    hocam bu muazzam emeğiniz ve yazınız takdire şayandır ben nacizane yazımla bu makale niteliğinde ki eserinize övgülerimi sunarım her türlü yanınızdayım o kadar haklısınız ki elleriniz dert görmesin her şey için teşekkürler siz ne kıymetli insansınız öyle kaç kişi var bunları dillendiren önünüzde saygı ile eğiliyorum

Leave a Reply

Doğrulama *Captcha loading...

Pin It on Pinterest