Genel

İzmir Barosu’ndan Kadınlara Aybaşı İzni

Haber şurada:

https://www.artigercek.com/haberler/turkiye-de-bir-ilk-1-gunluk-regl-izni-karari-alindi

Baro Genel Sekreteri’nin sözlerini dikkatli okuyalım. Çünkü sözler kişinin zihninden taşanlardır.

“Her alanda kadını güçlendirmeye, kadınları hayatın içerisinde var olmaya yönelik bir çok iş yapıyoruz.”

Masum sözler mi bunlar? Gelin buradaki feminist varsayımları çözümleyelim.

Varsayım 1: “Kadın hayatın içinde değildir.”

Neyin içinde değil? Askerler erkek, inşaat işçileri erkek, savaşta ölenler erkek, iş kazasına uğrayanlar erkek, zor ve tehlikeli işleri yapanlar erkek (avukatlık bunlardan biri değil), dayak yiyenler erkek, depresyona girenler erkek, karısı ve çocukları tarafından terk edilip yalnız ölenler erkek, intihar edenler erkek. Hayat buysa gerçekten kadın hayatın içinde değil!

Varsayım 2: “Kadının HER alanda GÜÇlenmesi iyidir.”

Vurguladığım sözcüklere dikkat. Yani hiç bir alanda erkeğe söz hakkı bırakmayacağız, hepsini ele geçireceğiz diyor. Ne eşitlik diyor, ne adalet. Adalet sözcüğü zaten gelenekçi eski dünyaya ait tü-kaka bir terim, hatırlayan, talep eden kalmadı. Bir eşitlik vardı anlamsız; yıllardır onun arkasına sığındılar. Şimdi ikinci aşamaya geçti feministler. Artık açıkça güç istiyorlar. Güç dediğiniz şey dengesizliğe yönelir. “Güçlenmek” diyor; gücün artması demektir. “Şuraya kadar güçlenmek” demiyor, sonsuza dek artmasını istiyor; hiç bitmeyecek taleplere yol açacaktır. Açıyor nitekim.

Kadınlara bir günlük aybaşı izni özünde adaletsiz değildir. Ancak Baro’nun yaptığı adaletsizdir. Çünkü kadın eğer şu veya bu fizyolojik niteliğini gerekçe edip işe bir gün geç gelecekse aylığını da bir gün eksik almalıdır. Türkiye’nin çalışma yaşamı onyıllardır feminist ilkelere göre düzenlenmiştir. Ne diyordu feminizm? “Kadınlar hakları vardır, sorumlulukları yoktur.” Kadın işçi ve memurlara verilen süt izni ücretlidir. Bu açıkça erkeklerin aleyhine bir sömürüdür. Çünkü kadının emzirdiği çocuğun geçimi ve koruması büyük oranda babasının elindedir. Buna rağmen babası çalışma saatlerini eksiksiz tamamlamakta, süt izni alan anneyle aynı aylığı almaktadır. Hani “eşit işe eşit ücret”?

Mevcut çalışma yaşamındaki tek doğru ve adil uygulama gebelik izninin ücretsiz olmasıdır. Kadınlar çocuk yapmalıdır elbette ama çalışmadığı saatlerin parasını talep etmesi için hiç bir haklı gerekçe yoktur. Aynı adalet aybaşı izninde neden uygulanmıyor? Çünkü, feminizm. Feminizm budur.

“Kadınların doğuştan sahip olduğu özelliklerini görmezden gelen politikaların bir kenara bırakılması gerekir.”

Elbette! Ama feminist Baro tam olarak buna muhalefet ediyor! Baro’nun kastettiği şu: “Kadınların doğuştan sahip olduğu özellikleri onlara ek haklar sağlıyor ise gözetilmelidir. Ama onlara ek sorumluluklar sağlıyor ise gözetilmemelidir.” Evet, feministler tam olarak bunu savunuyorlar. Ayda bir gün çalışamamak kadının özelliği ise ayda bir gün ücretsiz izinli olmalıdırlar. Asker olamamak kadının özelliği ise asker olan erkeklerin önüne geçip onların yerine istihdam edilmemelidirler. Çocuk doğurmak ve çalışma yaşamına ara vermek zorunda kalmak kadının özelliği ise işe alımlarda erkek işçileri yeğleyen işverenler kesinlikle yaptırıma uğramamalıdırlar. Ve eksik çalışmak kadının özelliği ise ücretleri eksik, sigorta primleri yüksek ve emeklilik yaşları da geç olmalıdır. Ama feminist Türkiye’de tam tersidir!

Baro’nun sözlerini işiten kişi, eğer kafatasının içinde yararlı bir şeyler varsa şunu soracaktır:

Peki, erkeklerin doğuştan sahip olduğu özelliklerini görmezden gelen politikaları ne yapacağız?

(Şşt!… Sen fazla akıllandın. Şimdi sus ve televiyonu, Twitter’ı, Instagram’ı, Facebook’u aç. Sana ne deniyorsa onu yap!)

4 Comments

  1. xyz

    *O gün izinlisin.Ertesi gün işe geldin, tüm ofis senin neden gelmediğini biliyor.
    *Patrondan alakasız bir şey için izin isteyeceksin, acaba regli olduğum için mi izin istediğimi düşündü diye huzursuz olacaksın.
    *Y hanım bu ay izin kullanmadınız. Yoksa yeğeni mi geliyor?
    *Bunun tam gününü de bilemezsin.Bir sabah uyandın izinli değilsin ama reglisin. Arayacaksın, X bey ben gelemeyeceğim. Hı hım evet regli oldum.
    REZİLLİK…

  2. Aslı

    -İşe geldin,herkes dün neden işe gelmediğini biliyor
    -Alakasız bir şey için izin istedin, kafalarda soru ,acaba regli mi oldu?
    -O ay izin kullanmadın. Hayırdır , hamile misin?
    -Sabah uyandın ,yer ve saat bildiriminde bulunmadığı için o gün izinli değilsin ama reglisin. -Alo ,bu gün gelemeyeceğim, Hı Hım ,evet regli oldum.
    REZİLLİK.

  3. Nur

    Bir günlük aybaşı izni gerçekten çok iyi olur. Ancak bu durum her meslekte ne kadar uygulanabilir şüpheliyim. Yani olay zorunlu mesai gibi bir şeye dönüşebilir. Bir doktor düşünün: Kadınların aybaşı dönemleri aşağı yukarı bellidir o yüzden o dönemlere ameliyat koymayabiliriz ancak tam olarak hangi gün olacak bilemeyiz peki o gün gelen hastalar ne olacak? Öte yandan ücretli izin, çalışanlar arasındaki ve daha da önemlisi kadın-erkek arasındaki nefreti arttırır. Çünkü bir kişi gelmediğinde diğerleri ek olarak onun da işini yapıyor. İşler aksatılmıyor çoğu zaman. Bir nevi fazla mesai yapan ve daha çok yorulan kişi ile evde oturan kişi aynı parayı alınca sevgi ve acıma duyguları zedelenir. Bir yerde 5 kadın varsa bunun her ay 5er gün olacağını düşünün! Sadece erkek kadın arasında bile değil. Ayşe de bazen Fatmanın işini de yapmak zorunda kalacak ve o kurumdan hizmet alanların da işi aksayacak. Toplum kadınların sıkıntılarını anlasın ve bize destek olsun istiyoruz ve aybaşı gerçekten de sıkıntılı. Anlayış gösterilmesi çok yerinde. Fakat Hakkını alamayan bir erkeğe ne kadar “keyfimizden yatmıyoruz evde.” desek fayda etmez. Erkekler biz kadınları anlasın istiyoruz ama bu şartlarda onların bizimle duygudaşlık/empati kurmaları imkansız. Ayrıca bu durum kötüye kullanıma çok açık. Her kadın o kadar da zorlanmaz ama madem hakkım var neden kullanmayayım? Onlar tatil yaparken ben onların işini yapıyorum, şimdi de onlar yapsın! Üstelik canım tatil çektiği zaman kullanırım regl olunca da “dün pek uyuyamadım, yediğim bir şey dokundu galiba” filan der işime devam ederim. Bazen 2. ve 3. günler de sıkıntılı olabiliyor yani gelecekte “Bir günlük izin yetmez.” diyenler türediğinde tutumumuz ne olacak? Şimdiden düşünmeliyiz bunu. İzin olmalı ama ücretsiz olmalı ve o günkü ücret kadının ekip arkadaşları arasında paylaştırılmalı. Böylece hem kötüye kullanımı hem de haksızlığı engelleriz. Çalışanlar, yani toplum içine nifak tohumları ekmemiş oluruz. Diğer yandan, ücretli izni destekliyorum. Çünkü özel sektör kuruşu bile hesaplar ve alacağı verimine bakar. Yani el altından kadın adayları elemenin yolunu arayacaklar. Mülakatlarda reglimizi de kibarca sorgulayacaklar ve kadınlar işlerini kaybetmemek için yine ağrılarına rağmen çalışmak zorunda kalacaklar. İş bulmamız zorlaşacak çünkü erkek çalışan daha ucuz. Bağıra çağıra istediğimiz hakların ne gibi sonuçlar doğurduğunu izlemek eğlenceli olabilir.

Leave a Reply

Doğrulama *Captcha loading...

Pin It on Pinterest