Genel

Kadın Hakları İnsan Hakları Mıdır?

Aşağıda farklı tarihlerde yapılan feminist gösterilerden kullanılan pankartlar görünüyor. Hepsinde de “kadın hakları insan haklarıdır” yazıyor.

Eğer öyleyse kadın hakları dediğimiz şey yalnızca insan haklarından kadınlara düşen pay demektir. Bu durumda erkeğin üzerine hiç bir kayırılma haklarının olmaması gerekir. Bu koca çelişki bir yana, “kadın hakkı insan hakkıdır” demek aslında “kadınlar askere gitsin” demeye denktir. Çünkü Birleşmiş Milletler’nin İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi askerlik konusunda erkeği ve kadını ayırmıyor. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin de askerlikle ilgili maddeleri aynı paralelde:

Madde4/2

“Hiç kimse zorla çalıştırılamaz veya mecburi çalışmaya tabi tutulamaz.”

Madde 4/3

“Aşağıdaki haller bu maddede kast olunan zorla çalıştırma veya mecburi çalışmadan» sayılmazlar:”

“b) Askeri mahiyette her hizmet yahut inançları gereğince askerlik vazifesini yapmaktan kaçınan kimselerin durumunu meşru telâkki eden memleketlerde, bu inanca sahip kimselere mecburi askerlik yerine gördürülecek başka bir hizmet.”

Eğer ölçütümüz, kıblemiz insan hakları ise, devletlerin imzaladıkları temel sözleşmede kadınlara bir ayrıcalık tanınmıyor. Kadın hakları insan hakları ise kadınların zorunlu askerlik yapmaları bu sözleşmeye aykırı değildir.

Aşağıda yine feminist bir gösteriden başka bir pankart. “Cinsellik bir insan hakkı değildir” yazıyor.

Bakalım, öyle miymiş.

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 16

“Yetişkin erkeklerle kadınların, ırk, uyrukluk ya da din bakımından herhangi bir sınırlama yapılmaksızın, evlenmeye ve bir aile kurmaya hakkı vardır.”

BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi Madde 25

“Herkesin, kendisinin ve ailesinin sağlığı ve iyi yaşaması için yeterli yaşama standartlarına hakkı vardır.”

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 12

“Evlenme çağına gelen erkek ve kadın, bu hakkın istimalini tanzim eden millî kanunlar dairesinde, evlenmek ve bir aile kurmak hakkına maliktir.”

Evlenmekten ve sağlıktan söz ediliyorsa bu cinsel doyum bir insan hakkıdır demektir. Sağlık ve aile sözcüklerini cinselliği dışarıda bırakarak tanımlamak olacak iş değildir. Bu noktayı daha belirginleştirmek için insan hakları kavramının uluslararası doğru olarak gerek havuçla gerekse sopayla dayatılmaya başlandığı yere ve zamana, 1940’ların Amerika’sına gidelim.

İstekten özgürlük (freedom from want), ABD devlet başkanı Roosevelt’in 1941’de uluslararası Yahudi lobisinin ısrarlı dürtüklemesiyle ülkesini Almanya’ya karşı savaşa sokarken yaptığı meclis konuşmasında meclisi savaşa ikna etmek için sıraladığı dört temel özgürlükten biridir. Bu konuşmada aynı zamanda ABD’nin kuruluşundan 20.yy’a dek bağlı kaldığı uluslararası tarafsızlık ve karışmazlık politikasına son verme kararına böylece yüce, hatta dinsel denebilecek bir gerekçe üretmiştir. ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’na girişini, Eisenhower’ın önce Alman halkına sonra savaş tutsaklarına uyguladığı soykırımı ve genel olarak ABD tarihini bilenler için kesinlikle ortaya çıkmıştır ki ne zaman ki insanlığın “evrensel” yüksek değerlerinden ve ülkülerinden söz ediliyor, ortada bir ikiyüzlülük ve yanlılık vardır.

ABD’de pişirilip “insanlığa” servis edilen zehirlerin ilki bu değildir. Bu dört özgürlük uydurması 1776 tarihli Virginia Bill Of Rights’a dayanır ki 1789’da başlayan kanlı Fransız devrimlerinin ideolojik ilkelerini belirlemiştir. Virginia eyaletinin de, ABD’nin de kurucuları masonlardı ve Fransa’daki mason kardeşlerine devrimi gerçekleştirmeleri için yardım ettiler. New York’taki özgürlük heykeli yüz küsur yıl sonra Fransız masonlarının Amerikalı kardeşlerine teşekkür olarak ettikleri hediyedir. Virginia Bill Of Rights, İkinci Dünya Savaşı sonrasında bir Yahudinin kaleme aldığı BM İnsan Hakları Bildirgesi’nin temelini oluşturmuştur. Kadın hakları kavramı da bu insan haklarına dayandırılmış ve ondan türetilmiştir. Eğer insan haklarının ve onun koruyucusu rolünü oynayan BM’nin nasıl müzmin bir ikiyüzlülük tarihi yazdığından haberdar olanlar için burada büyük bir işaret vardır. Evet, kadın hakları kavramı da başından beri ikiyüzlüce savunulmuştur. Modern ahlaki ve hukuki çifte standartların hepsinde Amerikalı-mason-Yahudi üçlüsünü buluruz. Nitekim bugün on feminist fikir önderinden dokuzu Amerikalıdır, onun da sekizi Yahudidir.

Herneyse; bu dört “özgürlükten” konumuzu ilgilendiren özgürlük istekten özgürlüktür. Bu da kişinin Maslow ihtiyaçlar piramidindeki ihtiyaçlarını karşılayabileceği ortamı toplumun yaratması demektir. Elbette cinsel doyum da bunlar arasındadır. Ama hayır, feminist bunu erkek için listeden çıkarıveriyor, kadın için saklı kalmak koşuluyla…

Feministin bunu yapma nedeni elbette ırza geçme suçu işlemiş erkeklerin bu suçu yoksun bırakıldıkları için işleyebilecekleri düşüncesinin üstünü örtmek. Öbür pankartlarda şunlar yazılı: “Pornonun %88’i kadına karşı zorbalık [içeriyor]” “Sorunun adı erkek saldırganlığı” “Porno kültürü + erkek cinsel yetkisi = tecavüz kültürü”

İşine geldiğinde kadının cinsel özgürlüğünden dem vuran feminist, sıra erkeğin cinsel yoksun bırakılmışlığını konuşmaya gelince çark edip “cinsellik bir insan hakkı değildir” diyor.

Sonuç: “Kadın hakları” konusunda insan haklarına gönderme yapılması, insan hakları kavramının ve bu kavram üzerine kurulu olan kurumların kendisi kadar ikiyüzlüdür.

Leave a Reply

Doğrulama *Captcha loading...

Pin It on Pinterest