Kadınlara “işte eşitlik” talep ettiğiniz zaman kadınların iş yerinde haksızlığa uğradıklarını varsaymış olursunuz. Bu varsayım feminizmin kuyruklu yalanlarından biridir. Var olan durumda haksızlık erkeklere yöneltilmiştir. Bu haksızlığın bir uzantısı ofis çalışanlarının kıyafet kurallarında gün gibi ortadadır. Örnek olarak kamu kurumlarında yürürlükte olan yönetmeliği ele alalım.
“Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmelik
Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi 16/7/1982, No: 8/5105; Dayandığı Kanunun Tarihi 14/7/1965, No: 657; Yayımlandığı Resmi Gazetenin Tarihi 25/10/1982, No: 17849.
Madde 5 – 2 nci maddede sözü edilen personelin kılık ve kıyafette uyacakları hususlar:
- (Değişik: 10/12/2001-2001/3459 K.) Kadınlar;
(Mülga birinci cümle: 4/10/2013-2013/5443 K.) (…)(1)
Kolsuz ve çok açık yakalı gömlek, bluz veya elbise ile strech, kot ve benzeri pantolonlar giyilmez. Etek boyu dizden yukarı ve yırtmaçlı olamaz. Terlik tipi (sandalet) ayakkabı giyilmez.
- Erkekler;
Elbiseler temiz, düzgün, ütülü ve sade; ayakkabılar kapalı, temiz ve boyalı giyilir. Sandalet veya atkılı ayakkabı giyilmez. Bina içinde ve görev mahallinde baş daima açık bulundurulur. Kulak ortasından aşağıda favori bırakılmaz. Saçlar, kulağı kapatmayacak biçimde ve normal duruşta enseden gömlek yakasını aşmayacak şekilde uzatılabilir, temiz bakımlı ve taranmış olur. Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır, uzunluğu üst dudak boyunu geçemez. Üstten alınmaz, yanlar üst dudak hizasında olur, alt uçları dudak hizasından kesilir. Kravat takılır, kravatı örtecek şekilde balıkçı yaka veya benzeri süveterler giyilmez. Hizmet gereğine uygun olarak verilmişse tek tip elbise giyilir.
(Değişik: 7/8/1991 – 91/2048 K.) Bina içinde gömleksiz, kravatsız ve çorapsız dolaşılmaz.”
Yönetmeliğin kadını ve erkeği ayıran, onlara ayrı kurallar biçen maddesi budur. Buna göre kadın memurların uymak zorunda oldukları kuralların maddelere ayırırsak:
- Yaka açık olamaz. Kadın memurlar çoğunlukla yakaların açık olmaması kuralına uyuyorlar. Şimdilik burada sorun görünmüyor.
- Kol uzunluğu kısa kol düzeyinden kısa olamaz. Kamu kurumlarına işiniz düşüyorsa, binalara girip çıkıyorsanız kadın memurların kolsuz ve askılı giyebildiklerini görürsünüz. Yöneticiler kadınlara yönetmeliğin bu maddesini çiğneyen kadın memurlara bir yaptırım uygulanmıyor.
- Sıkma/streç/tayt giysi giyilemez. Kadın memurların çoğu modaya uygun olarak bacaklarına yapışan pantolonlar giyiyorlar. Yöneticiler kadınlara bu konuda da yönetmeliği çiğneme özgürlüğü tanımış görünüyorlar.
- Kot kumaşı giyilemez. Kamu kurumlarına girip çıkanlar kot pantolon giymiş kadın memurlar görebilirler.
- Etek boyu ve yırtmacı dizden yukarı olamaz. Mini etek şu anda bu ülkenin liselerinde olduğu gibi kamu kurumlarında da standarda dönüşme sürecinde. Yönetmelik uygulanmıyor.
- Terlik ve sandalet giyilemez. Özellikle sıcak illerde kadın memurların arasında sandalet giymeyen neredeyse yok. Sandaletin arka atkısı olmayanını, yani terliği giyen de çok.
- Yönetmelikte ayrıca belirtilmemiş ancak kadın memurlar içini gösteren kumaşları da giyebiliyor ve bir yaptırımla karşılaşmıyorlar.
- Maddede saçla ve başı örtmekle ilgili bir ifade yok çünkü saçla ilgili olan koşullar kaldırıldı. Kadın memurlar saçlarını toplamak veya taramak zorunda olmadıkları gibi, başın açık olması zorunluluğu da artık yok.
Sonuç: Kadın memurların kıyafet kuralları son yıllarda iki kez gevşetildi. Birinde etek zorunluluğu kaldırıldı, ötekinde baş örtüsü yasağı. Yürürlükte bırakılan altı kuraldan beşi, kadın memurlar tarafından yaygın olarak çiğneniyor. Buna karşılık erkek memurların kıyafet kurallarında bir gevşetme yapılmadı. Kurala aykırı giyinen kadın memurların gözlenebilen bolluğu, bir yaptırımla karşılaşmadıklarını kanıtlıyor. Ankara’da herhangi bir bakanlık veya kurum binasında yazlık sitede dolaşır gibi dolaşan kadın memurlar görmeniz sürpriz olmaz. Kadınlara hangi konuda kıyafet sınırlaması getirildiği sorusunu yanıtlamak zor.
Erkek memurların uymak zorunda oldukları kuralların maddelere ayırırsak:
- Giysiler ütüsüz olamaz. Erkeklerle ilgili maddeler kumaş takım pantolonunu tarif etmemesine rağmen erkeklere kumaş takım pantolonu ve takım ceketi hala zorunlu tutuluyor. Erkekleri ilgilendiren bölümde kot pantolon yasağı olmamasına rağmen erkek memurlar kot veya keten pantolonla işe gidemiyorlar. Kadınlar uygulamada mini etek giyebiliyorlarken erkeklere kısa pantolonun yasak olduğuna dikkat edin.
- Ayakkabı açık olamaz (sandalet olmayan delikli, yarı açık ayakkabı da olamaz). Kadınlara yarı açık ayakkabı yönetmelikte serbest, uygulamada ise sandalet ve terlik de serbest.
- Şapka vb. şeylerle baş örtülemez. Kadınlara başlarını örtmek serbest.
- Saç uzatılamaz. Kadınlara saç konusunda renk dahil hiçbir sınırlama getirilmediğine dikkat edin.
- Her gün tıraş olmak zorunlu. Buna karşılık yönetmelik kadınlara makyaj konusunda herhangi bir sınırlama getirmiyor.
- Kravat zorunlu. Kadınlar boyunlarına bir şey geçirmek zorunda değiller. Bu madde valiliklerin kararıyla yaz aylarında uygulamadan kaldırılsa bile yöneticilerin çoğunluğu erkek memurların makama ve toplantıya yaz aylarında da kravatlı gelmelerini zorunlu tutuyor.
- Gömlek zorunlu. Kadınlar ise yakasız penyelerle işe gelebiliyorlar. Kol uzunluğu ayrıca belirtilmeye gerek duyulmamış ama “gömlek” olarak anılması, kol uzunluğunu otomatik olarak sınırlamış oluyor.
- Çorap zorunlu. Erkeklere yazlık yarı açık ayakkabı yasak olduğu gibi, çorapsız gezmek de yasak. Antalya’da, Adana’da temmuz sıcağında erkek memurların çoraplı ve kapalı ayakkabı giydiklerini görürsünüz.
Sonuç: Yönetmeliğin her üç konuda (saç, ayakkabı ve giysi) erkek memurlar için çok daha sert ve sınırlayıcı olması yetmiyormuş gibi erkeklerin yönetmelikte var olmayan sınırlamalara uymaları da bekleniyor. Yani hem metinde, hem de teamülde erkeklere haksızlık ediliyor. Feminist bakış açısı şudur: “Onları buna zorlayan yöneticilerin çoğu erkek, öyleyse bu haksızlık değildir.” Çünkü feminizm ikiyüzlülüktür. Eşitliği öne sürerken haksız kayırma ister. Kayırmayı kazanır, doymaz, daha fazlasını ister. Çünkü feminizmin derdi egemenliktir, adalet veya iyilik değildir.
Yönetmeliğin başında amaç açıça yazılıdır: “Aşırılığa kaçmayacak şekilde sade bir kılık ve kıyafette olmaları, kılık ve kıyafette birlik ve bütünlük içinde bulunmalarını sağlamak”. Yapılan değişikliklerle kadına tanınan ayrıcalıklar ve yönetmeliği çiğneyen kadın memurun hoşgörülmesi, yönetmeliğin amacına ulaşmasına engel oluyor. Ne sadelik kalıyor, ne bütünlük, ne ciddiyet…
Bu karşılaştırma yalnızca kamu kurumlarında geçerli olmakla kalmıyor. Özel şirketlerde de uygulama ve yazılı kurallar buna çok yakındır. Çünkü hepsi de feminizmin etkisi altında, nedensiz ve haksız kadın kayırmacılığının norm olduğu koşulların kurallarıdır. Burada özetlediğimiz farklılık ve dengesizlik ne bilimsel, ne ahlaki, ne de dinsel verilere göre açıklanabilir.
Bilimsel değildir çünkü erkeklerin kadınlara göre daha çok terledikleri bilimsel bir gerçektir ama yönetmelik bu gerçeğin tersine, erkeğe daha sıcak tutan, kapalı ve rahatsız edici bir kıyafet biçmiştir.
Ahlaki değildir çünkü kadınların bedensel çekiciliği erkeklerle karşılaştırılamayacak denli yüksektir ve üstelik çekiciliklerini sergilemelerinin iş yerindeki verimi düşürdüğü gözlenebilen ve deneylerle kanıtlanmış bir gerçektir. Bunun yanı sıra erkeğe daha sıkı kurallar uygulanmasını adaletle veya eşitlikle açıklamak olanaksızdır.
Türkiye’de geçerli olan dinsel ve geleneksel kurallara da uygun değildir çünkü bu kurallar kadının giyimini çoğu anlaşılır nedenlerden dolayı daha çok sınırlandırır; oysa yönetmelik bunun tam tersini yapmıştır.
Egemen feminist anlayış, hem bilimsel düşünceyi, hem evrensel ahlakı, hem de kültüre özgü geleneksel ve dinsel yapıyı ayakları altına almıştır. Ne yazık ki kamuda olsun, özel sektörde olsun, yönetmeliklerin ve sözlü kuralların mimarları ve erkek olsun, kadın olsun çalışanlar feminist aşılamanın etkisi altında olduklarının farkında değiller. Yönetici, erkeklere yöneltilmiş haksızlığı sürdürmekte, erkek çalışan da kendisine yöneltmiş haksızlığın farkına varamamaktadır. Basın da dengesizliğin farkında değildir. Yukarıdaki görselin alındığı haber sitesi, kravatın ve ceketin yalnızca erkeklere zorunlu tutulduğunu bilmiyormuş gibi “memurlar” ifadesi kullanmıştır. Oysa başörtüsünden, etekten söz eden her haber “kadın memurlar” ifadesi kullanır.
Aşağıdaki tablo her ayrıntıyı içermemekle birlikte durumu çarpıcı biçimde özetlemektedir. Hükümetin ve şirketlerin kıyafet kurallarında bundan sonra yapacakları değişikliklerin adilliğinin ölçütü bu olacaktır.
Leave a Reply